Ceylin

جیلین

20 Haziran 2008 Cuma

Kapadokya maceraları



Sabah 07:00 de evden çıkarak başlayan yolculuğumuzun ilk durağı İstanbul AHL deki lounge oldu. E kanepeyi görünce durur muyum ? Tabiiki hemen uzandım :)


Sabah o kadar uykusuz kalınca uçakta uyuyakalmışım. Tabi siz bu resme bakınca benim uçuş boyunca uyuduğumu sanıyorsunuz ama uçak kalkarken ve inerken epey rahatsız ettim civardakileri. Tabi biz bebekler kulaklarımız tıkanınca kendiliğimizden bunu gideremeyince ağlıyoruz ne yapalım.

Uçaktan iner inmez hemen ortama ayak uydurduk. Babam cumaya gitti bizde annemle onu bekledik.


Babam cumadan gelince hep birlikte dolaşmaya başladık.

Araba için bir koltuğum var ama benimki bagajda duruyor bense direk koltukta uzanmayı daha çok seviyorum :)

Annemle babam yemek yerken bana oradaki koltuklardan güzel bir yatak yaptılar. Bende gölgede keyiflice onları izledim.

Burası çok güzel bir yermiş annem öyle söyledi. Avanos-Kayseri yolunun 6.km sinde Saruhan diye Turizm bakanlığına bağlı bir tesis akşamları Mevlevi ayini yapılıyormuş. E tabi ben annemlerle birlikte olunca maalesef sadece sabahtan gezmek zorunda kaldılar.

Hava biraz sıcak olunca arada bir gölge bir yerlerde durup serinlemek iyi geliyor. Tabi beni böyle ortada bırakmasalar daha iyi olacaktı ya neyse :)
Eski zamanlardan kalma bir değirmen. Epeyde yüksek bir yere yapmışlar kocamanda taşı var hangi güçle çeviriyorlardı acaba çok merak ettim doğrusu


Değirmende öğütülen unları bu delikten gönderip aşağıya yolluyorlarmış herhalde. Onlar tam ne yapıyorlardı bilinmez ama bizim için güzel bir fotoğraf mekanı oldu.


Vadiye karşı babamla birlikte. Dikkat ederseniz genelde annemin kucağındayım. Babam arada fotoğraf makinesini anneme bırakıp beni kucağına aldığı anlardan birisi. Laf aramızda babam sanırım makinesini çok seviyor.

Öğle arası otelde dinlenme molası



Burası Lale devrinin ünlü simalarından Nevşehirli Damat İbrahim Paşa nın yaptırdığı cami ve külliyesi. O zamandan bu zamana gayet iyi bakılmış. Bende epey ilgilendim camiyle.


Yeraltı şehri gezisine böyle başladık ama ben biraz huysuzlanınca annemle hemen çıkmak zorunda kaldık ne yazıkki. Bu şekilde müze girişinde oturunca bütün turistlerin ilgi odağı oluverdim.

İkinci yeraltı şehri küçük olduğundan dolayı hızlıca bir tur atıp çıktık. Ne kadarda soğuktu, eski insanlar klima yerine yeraltı şehirlerinde yaşıyorlarmış oraya girince hemen anladım :)



Babam arabamla Göreme açık hava müzesinde beni gezdirirken bir kahkaha krizine tutuldum. Etraftaki bir görevli bile sesime geldi :)


Göreme açıkhava müzesinden iki enstantane. Güzel olmuşlar değil mi ?




Bir çocuk annesine sanırım ancak bu kadar eziyet edebilir. Her resimde de onun omuzunda olunmaz ki canım. Teşekkürler anneciğim seni çok seviyorum.







Evet artık dönüş yolundayız. Uçaktaki küçük yolcu sadece ben değildim gördüğünüz gibi. Uçuş boyunca uçaktan 4-5 yerden ağlama bağırma seslerini epey işittik. Çok şükür kazasız belasız İstanbul'a geldik. Galiba annemle babam beni artık uzaklara götürebilirler. Elimden geldiğince onlara eziyet etmeden bu seyahati tamamladık. Tabi annemin koluna ve omuzuna verdiğimizi saymazsak :)

Hiç yorum yok: